Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Modern’i ziyaret ederek 19 Mayıs’ı kutladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Çağdaş ‘Ayrıca; “Sokaklarımızı ateşe vermekten, edep ve insanlık haddini aşan hakaretlere kadar her yola başvurdular. Farklı düşünen sanatçılarımızı tehdit ettiler. Mahallede baskı kurarak, ortam yaratarak bu insanlara gözdağı vermeye çalıştılar. Ülkeye, millete hatta doğrudan sanatçılarımıza fayda sağlayan işlerde maalesef bu durum böyle değil.” Kaba davranışlarından vazgeçmediler. Bütün bu sıkıntıları aştık, her tuzağı kırdık, her engeli aştık ve bugünlere geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul ÇağdaşErdoğan’ın yeni binasını ziyaret ettiğini söyledi:
“GENÇLERİMİZLE BİRLİKTE TÜM MİLLETİMİZİN 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINI KUTLUYORUM”
İnşallah Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye Yüzyılının inşasına başlıyoruz. Geleceğimizin teminatı gördüğümüz çocuklarımıza üzerinde gururla yaşayacakları, büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak istiyoruz. Aslında bu konuda uzun süredir çalışıyoruz. Milli gelirimizi her yıl ortalama yüzde 5,5 büyüyerek 236 milyar dolardan 1 trilyon dolara çıkarmak bunun hazırlığıdır. İstihdamı, ihracatı ve turizmi üç kat, beş kat, 10 kat artırmak bunun hazırlığıydı. Hedeflediğimiz büyük yükseliş için ihtiyacımız olan her şeyi birer birer tamamlayarak ülkemizi bugünlere hazırladık. Önümüzdeki dönemde de gelişim yolculuğumuzu çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. 85 milyon olarak Cumhuriyetimizin 100. yılını hep birlikte, ülkemize ve milletimize yakışır bir özgüvenle kutlayacağız.
“ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BİNASINI DAHA İYİ YAPMAK İÇİN HAREKETLER YAPARKEN ONLARIN BİZE NASIL SALDIRDIKLARINI UNUTMAYIN”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi görevini üstlendiğimiz günleri hatırlıyorum. Bu şehirde Osmanlı dönemine ait birçok kültür ve sanat eseri ya yok edilmiş ya da yok sayılmıştır. Cumhuriyet döneminde yapılan üç-beş eser ise şehrin potansiyelini taşıyacak, ihtiyacını karşılayacak durumda değildi. Belediye başkanlığı dönemimizde şehrin sadece su, temizlik, ulaşım, çevre ve diğer sorunlarını çözmedik. tıpkı zamanında olduğu gibi İstanbul Güçlü bir kültür sanat altyapısını Türkiye’ye kazandırmanın ilk adımlarını da biz attık. Bunlardan en önemlisi Haliç Kongre Merkezi’dir. Haliç Kongre Merkezi’nin çevresini ve durumunu İstanbul halkı çok iyi biliyor. Mezbahaların olduğu yer orasıydı. Şimdiki Haliç Kongre Merkezi’ne çevirdik. Bunu dönüştürürken de o kokulardan geçilemeyen Haliç’i bugünkü haline getirdik. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerimizde yurt geneline yaydığımız bu hassasiyeti, engellere rağmen hiçbir zaman kaybetmedik. Taksim’de temeli atılmaya başlayan Atatürk Kültür Merkezi binası, İstanbul
Tarihi yarımadayı kalkındırmak için attığımız her adımda bize yaptıklarını. Ama umursamadık, işimize baktık. Aslında bulunduğumuz bölgenin o kıyıları belli başlı depolarla doluydu ve bu depolar kullanılamaz durumdaydı.
Oya Hanım, Bülent Bey ve Eczacıbaşı ailesi bu konuyu çok kararlı bir şekilde ele aldılar ve ilk etapta 2 nolu depoyu kurdular. 4 tanesi çok şükür kısa sürede müzeye dönüştü. Ancak İstanbul Çağdaş, bu işin ikinci aşamasını hayal etmiyordum. İkinci aşamaya girildiğinde ise şu anki durum bu. İstanbulModern olanı gördük ve bununla inanıyorum ki dünya İstanbulsen, İstanbulÇağdaşı çok farklı bir şekilde tanıyacak.
“SANATÇILAR FARKLI DÜŞÜNCELERİMİZİ TEHDİT ETTİ”
Her biri şehrin kültür ve sanat yaşamına yeni bir renk katan kültür merkezlerinin zorluklarını da hatırlayalım. İşte Rami Kışlası da bunlardan biri. Artık Rami Kışlası Milli Kütüphane’den sonra Ankara’daki en büyük kütüphanemiz oldu. Doluyor. İkramlar ve her şey ile 24 saat gençlere açık. Kısmet olursa bugün Rami Kışlası’nda gençlerle bir toplantıya geleceğim. Bu bayramı onlarla birlikte kutlayacağız. Sokaklarımızı ateşe vermekten, edep ve insanlık haddini aşan hakaretlere kadar her yola başvurdular. Farklı düşünen sanatçılarımızı tehdit ettiler. Bu insanları mahalleden baskı yaparak ve tedirginlik ortamı yaratarak sindirmeye çalıştılar. Ne yazık ki vatanın, milletin, hatta doğrudan sanatçılarımızın yararına olan işlerde bile kaba tavırlarından vazgeçmediler. Bütün bu sıkıntıları aştık, her tuzağı kırdık, her engeli aştık ve bugünlere geldik.
“NAZIM HİKMET’İ TÜRK VATANDAŞLIĞINA KARŞI 58 YIL SONRA VATANDAŞLIKTAN ÇIKARDIK”
Kültür ve sanat hayatımızı zenginleştirecek bu alanda çeşitliliği artırarak her türlü çalışmayı ve her türlü projeyi teşvik ediyoruz. Sanatımıza katkıda bulunan herkesi ve tüm sanatçılarımızı desteklemeyi görev bilmekteyiz. Sanatçı ve sanat departmanı ayrımı yapmayan, tüm değerlerini kucaklayan, kuşatıcı bir yaklaşımla hareket ediyoruz. Resmi ideoloji tarafından cezalandırılan, yasaklanan, ertelenen kim olursa olsun, hangi fikir ve sanat sahibi olursa olsun kucakladık. Türk şiirinin duayeni Nazım Hikmet’in vatandaşlığından çıkarılmasından 58 yıl sonra Türk vatandaşlığını veren bizleriz.
Her yıl verdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödüllerimiz ile kültür sanat insanlarımızı koruyoruz. Ülkemize, sanatçılara ve sanatseverlere hizmet edecek eserlerle kültür sanat dünyamızın fiziki altyapısını güçlendiriyoruz. İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’ni Ankara’ya, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasını da Ankara’ya kazandırarak değerli bir boşluğu doldurduk. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere Kongre ve Kültür Merkezi Stand Holü ve Milli Kütüphane gibi bir bütün olarak özgün mimari çalışmalarımızla tarih yazdık. Bu eserlere iftira atmak için birileri ısrarla iftira ve iftira kampanyaları yürütse de milletimiz bizim ona verdiğimiz bedeli görüyor ve takdir ediyor. Öte yandan ülkemizin dört bir yanında faaliyet gösteren kültür merkezi sayısını 42’den 122’ye çıkardık.
“ŞİMDİYE KADAR YAKLAŞIK 12 BİN ESERİ AİT OLDUĞU ARAZİLERE İADE ETTİK”
Yurt içinde 5.800 vakıf kültür varlığının onarımını veya onarımını gerçekleştirdik. Yurt genelinde 165 müzeyi mevcut yerlerinde onarım ve onarımlarla tamamen yeniledik. Ayrıca 59 yeni müzeyi ilk kez ziyarete açarken, 23 müzemizin binasını yeniden inşa ettik. Koleksiyonuyla dünyanın nadide örnekleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni restore ettik. İslam Medeniyetleri Müzesi’nden İstanbul Fotoğraf ve Heykel Müzesi’ne, İzmir Kültür Sanat Fabrikamızdan Adana Milli Tekstil Fabrikası Müzemize kadar nice eseri ülkemize kazandırdık. Ayrıca Türkiye’den yurt dışına kaçırılan eserlerin memleketlerine iade edilmesi için büyük çaba sarf ettik, bir kısmını transfer ettik, hala çalışan birçok eser var. Hukuki ve diplomatik çalışmalarımız sonucunda yaklaşık 12 bin eseri ait olduğu topraklara restore ettik. Tiyatrodan operaya, sinemadan tezhipten minyatüre her alanda sanatın ve sanatçılarımızın yanında olmayı görev biliyoruz.
Hedefimiz, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılına daha güçlü, daha verimli, daha zengin ve daha özgür bir iklimde girmektir. Çıktığımız bu yolda Türkiye’nin değerlerine ve ülkemizin bu alandaki güçlü birikimine tüm renkleriyle sahip çıkmaya devam edeceğiz.”