Dünya

Uzaylılar baz istasyonlarını kullanarak Dünya’nın haritasını çıkarabilir

Brian Koberlein

Cep telefonları o kadar yaygın hale geldi ki, çoğu zaman nasıl çalıştıklarını düşünmüyoruz. Bize fayda sağlayan pek çok şey yaparken bazen de düşündürüyorlar. Bununla birlikte, işlevlerindeki kilit faktör, birçok çeşidi olan radyo transfer kuleleridir. Bu hücre kuleleri, özellikle yoğun nüfuslu bölgelerde Dünya’nın karasal yüzeyinin büyük bir yüzdesini kaplar ve mikrodalga sinyallerini kesintisiz olarak iletir. Tüm bu radyo sinyallerini yayan bu baz istasyonları hakkında sorulacak eğlenceli soru, bu sinyallerin bir uzaylı uygarlığı tarafından tespit edilip edilemeyeceğidir.

Bu sorunun cevabı geçtiğimiz günlerde Royal Astronomical Society’nin aylık bülteninde yayınlandı. Makale, uzayda yayılan radyo sinyallerindeki değişikliği bildirerek başlıyor. 20. yüzyılda, radyo yayınlarının büyük bir kısmı ticari radyo ve televizyon istasyonlarından geliyordu. Artık bu yayınlar taşınabilir iletişimin gölgesinde kalıyor. Dünya’dan uzaya sızan en güçlü radyo kaynağı halen askeri radar yayınlarıdır; Öte yandan, baz istasyonları artık ikinci sırada.

KOMPLEKS SİNYALLERİ UZAY İÇİN DEĞERLENDİRİYORUZ

Her hücre kulesi 100 ila 200 Watt’lık bir radyo sinyali yayar. Kulelerin sayısını ve radyo emisyonunun ölçüsünü hesaba katarsak, bu, uzaya ışınlanan birkaç gigawatt güç anlamına gelir. Uzaylı bir uygarlığın ‘Event Horizon’ teleskopumuzu anımsatan kendine özgü bir radyo astronomisine sahip olduğunu varsayarsak, yayınlarımız bir düzine ışıkyılı içinde algılanabilir olmalıdır.

Ancak bu olasılık, uzaylıların gökyüzümüzün hangi bölümünde bulunduğuna bağlı olarak değişir. Baz istasyonları, radyo gücünün çoğunu Dünya yüzeyine paralel olarak yayar; Yine de, yabancı bir gezegenden bakıldığında, bir kulenin yaydığı sinyaldeki en güçlü aktarım, ufukta yükselirken veya alçalırken gerçekleşir. Kuleler çoğunlukla kuzey yarımkürede bulunduğundan, kuzey yarımkürede bulunan bir yabancı gezegen, güney yarımkürede bulunandan daha güçlü bir sinyal alacaktır.

Diğer bir sakınca ise, tüm kule sinyallerinin birbirinden farklı olması ve öyle bir şekilde üst üste binmesidir ki, uzaylı bir uygarlık, mesajları birbirinden mutlaka ayırt edemez. Böylece, kişisel telefon görüşmelerinizi uzaylıların dinlemesi konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Ancak, Dünya hakkında bazı ilginç bilgiler bulmak için bu sinyalleri kullanabilirler. Kulelerin dağılımı kabaca bizim nüfus dağılımımıza tekabül ettiğinden, uzaylılar Dünya’nın dönüşünü ve eksen eğikliğini ölçebilirler. Ek olarak, Dünya’daki arazi dağılımının bir ölçümüne sahip olabilirler ve nüfus dağılımlarımızın zaman içinde nasıl değiştiğini inceleyebilirler.

BİR MODEL ÜZERİNDEN İNCELENMİŞTİR

Bir örneklem bağlamında, araştırma grubu bu sinyalleri yakınlardaki üç yıldızdan görüldüğü gibi modelledi. Alpha Centauri güney yarımkürede yer alır ve aralarında sadece 4 ışık yılı mesafe vardır; bu nedenle bizden ölçülebilir bir sinyal alıyor olmalıdır. Barnard Yıldızı (bizden 6 ışıkyılı uzaklıkta) ve HD 95735 (8 ışıkyılı uzaklıkta) kuzey yarımkürede yer almaktadır ve Dünya’dan tam olarak güçlü radyo yayınları alıyor olmalıdır. Bu yıldız sistemlerinin üçünün de gezegenleri olduğu biliniyor; Ancak yaşanabilir bir gezegene sahip olup olmadıkları belli değil.

İnsanlık 5G gibi daha çağdaş bir taşınabilir teknolojiye geçiş yaptıkça, baz istasyonu sinyalleri güçlenecek, bu da daha yakın yıldızların Dünya’dan yayılan sinyalleri algılayabileceği anlamına geliyor. Telefon sinyallerimizin uzaylıların zihinlerine ulaşması ve dokunması an meselesi olabilir.


Yazının orijinali Universe Today sitesinden alınmıştır. (Çeviri: Tarkan Tufan)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu